Hava Durumu

#Bursa Uludağ Üniversitesi

Haberler Güncel Haber Gündem Haberler | habergüncel.com.tr - Bursa Uludağ Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bursa Uludağ Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bursa'nın Ar-Ge ekosistemi Ulutek'te masaya yatırıldı Haber

Bursa'nın Ar-Ge ekosistemi Ulutek'te masaya yatırıldı

ULUTEK Teknopark'ta düzenlenen Üniversite-Sanayi İş Birliği Programı, Bursa'nın teknoloji üretme potansiyelini, akademik bilgi birikimini ve sanayinin değişen ihtiyaçlarını aynı zeminde bir araya getirdi. nn BURSA (İGFA) - ULUTEK Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Karagöz'ün öncülüğünde gerçekleştirilen programa; Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Akpınar, BUÜ Ar-Ge Koordinatörü Prof. Dr. Esra Karaca, Bursa Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, Bilişim Sektörü İş İnsanları Derneği (BİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı İdris Doğrul, Tüm Mühendis Kadınlar Derneği (TÜMKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ülfet Öztürk ve BUÜ Mühendislik Fakültesi bölüm başkanları katıldı. nn Toplantıda, Ar-Ge odaklı üretimin artırılması, akademi-sanayi etkileşiminin kurumsallaştırılması, yeşil mutabakatın sektörlerde yarattığı değişim ve Bursa'nın ihtiyaç duyduğu yeni teknoloji ekosisteminin oluşturulması detaylı bir şekilde ele alındı. nn nn "İŞ BİRLİĞİNİ SÜRDÜRÜLEBİLİR KILACAK YAPI OLUŞTURMAMIZ GEREKİYOR" nn Programın başlangıç konuşmasını yapan ULUTEK Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Karagöz, araştırma üniversitelerinin Türkiye'nin gelişim vizyonundaki önemine vurgu yaparak ULUTEK'in bu noktadaki rolünü şu sözlerle ifade etti: "Üniversitemiz araştırma üniversitesi unvanıyla büyük bir sorumluluk taşımaktadır. Bu sorumluluğun sanayi ile bütünleştirilmesini sağlayan en önemli yapılardan biri teknokentlerdir. ULUTEK olarak hem üniversitemizi hem de teknokent firmalarımızı ortak bir platformda buluşturan mekanizmaları güçlendiriyoruz. Bugün burada gerçekleştirdiğimiz gibi, paydaşları bir araya getirmek önemli; ancak daha önemlisi bu iş birliğini sürdürülebilir kılacak sistemi kurmaktır. Her iş birliğinin mutlaka bir projeye, bir çıktı ya da katma değere dönüşmesi gerektiğine inanıyoruz. Bursa'nın Ar-Ge kapasitesini artırmak için bu dönüşümü birlikte inşa etmeliyiz." nn Programda söz alan Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Akpınar, üniversitenin araştırma kimliğini güçlendirmek adına yürüttükleri çalışmaları anlatarak, "Güçlü bir sanayiye sahip Bursa'da daha üst sıralarda yer almak için yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Bu dönemde özellikle Ar-Ge'ye yatırım yapan şirketlerle sistemli bir çalışma yürütüyoruz. Her hafta firmalarımızla bir araya geliyor, çıktı odaklı ziyaretler yapıyoruz. Bu görüşmelerde TÜBİTAK ve Avrupa Birliği projelerini nasıl artırabileceğimizi, yayınlarımızı nasıl güçlendirebileceğimizi ve firmaların akademiyle nasıl iş birlikleri kurabileceğini değerlendiriyoruz. Hocalarımızla birlikte sanayiye daha fazla yaklaşmak, akademisyenlerimizi sanayinin ihtiyaçlarıyla buluşturmak ve bu etkileşimi somut projelere dönüştürmek istiyoruz. Bu kapsamda bu değerli organizasyon için ULUTEK yönetimine teşekkür ederiz." dedi. nn BUÜ AR-GE KOORDİNATÖRÜ PROF. DR. ESRA KARACA: "ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ KİMLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRECEK ÇALIŞMALARI ÖNEMSİYORUZ" nn Bursa Uludağ Üniversitesi Ar-Ge Koordinatörü Prof. Dr. Esra Karaca, üniversitenin araştırma üniversiteleri arasında yer almasının sağladığı sorumluluk ve avantajları vurguladı. Ar-Ge’nin sürdürülebilir kalkınmanın kilit unsurlarından biri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Karaca, "Üniversite olarak hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yenilikçi projeler üretme kapasitemizi arttırmak için çabalıyoruz. Araştırma üniversitesi statümüz, sanayi ile iş birliklerini güçlendiren, bilgi ve teknoloji transferini hızlandıran önemli bir güçtür." dedi. nn Üniversite-sanayi etkileşiminin, bölgesel ve ulusal ekonomiye yüksek katma değer sağlayacağını belirten Prof. Dr. Karaca, ULUTEK ile yürütülen çalışmaların büyük önem taşıdığını dile getirdi. nn Programda BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, sanayinin gelişimi ve nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi için üniversitelerle yakın çalıştıklarını ifade ederek, "Üniversite-sanayi iş birliğini güçlendirmek adına komitelerimiz ve çalışma gruplarımızla ortak mekanizmalar oluşturuyoruz. Ancak asıl ihtiyacımız olan şey; bu etkileşimi düzenli, süreklilik arz eden ve yapısal bir modele dönüştürmek. Üniversitelerimizle sanayicilerimizi daha sık ve planlı bir şekilde bir araya getirirsek Bursa'nın rekabet gücünü daha hızlı artırabiliriz." dedi. nn BİSİAD BAŞKANI İDRİS DOĞRUL: "YEŞİL MUTABAKAT DÖNÜŞÜMÜNÜN BİLİMSEL KOORDİNASYONUNA İHTİYAÇ VAR" nn Küresel değişimlerin sanayi yapısını yeniden şekillendirdiğine dikkat çeken BİSİAD Yönetim Kurulu Başkanı İdris Doğrul, "Üniversite-sanayi iş birliğini daha somut bir şekilde konuşmamız gereken bir süreçteyiz. Yeşil Mutabakat'ın gereklilikleri ve gelecekteki dönüşüm dalgası, mevcut iş modellerimizi tamamen etkiliyor. Son 3-4 yıldır teknolojide ve iş süreçlerinde ciddi bir değişim yaşıyoruz. Bu dönüşümün sağlıklı yönetilebilmesi için ekosistemi güçlendirmeli, akademik bilginin sanayiye etkin bir şekilde aktarılmasını sağlamalıyız. Sanayici olarak bazı konuları ifade etmekte zorlanıyoruz; bu nedenle ihtiyaçların doğru belirlendiği, sektörlerin uygun yönlendirildiği bilimsel bir kurula veya koordinasyon mekanizmasına ihtiyacımız var. nn Ekosistemin bütün paydaşlarını kapsayan bir yapıya ihtiyaç duyulduğunu belirten TÜMKAD Başkanı Ülfet Öztürk ise, "Üniversite, sanayi ve kamu birlikte hareket ettiğinde gerçek bir dönüşümden bahsedebiliriz. Güçlü bir ekosistem olmadan sürdürülebilir gelişmeyi sağlamak mümkün değil" ifadelerini kullandı.

Bursa'nın teknoloji ekosistemi yerinde incelendi Haber

Bursa'nın teknoloji ekosistemi yerinde incelendi

Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Muhammet Kasım Gönüllü, Bursa’nın teknoloji üssü ULUTEK Teknopark’ı ziyaret ederek kentin teknoloji ekosistemi ile Ar-Ge ve girişimcilik alanındaki gelişmeleri yerinde değerlendirdi. BURSA (İGFA) - T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Muhammet Kasım Gönüllü, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ve ULUTEK Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü ve ULUTEK Yönetim Kurulu Başkan Vekili Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Aydın Bakoğlu ve BEBKA Genel Sekreteri Sabri Bayram’ın katılımıyla ULUTEK Teknopark’ta düzenlenen toplantı ve firma ziyaretlerinde bölgenin teknoloji ekosistemi değerlendirildi. Ziyaret kapsamında ULUTEK Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Karagöz, teknoparkın genel yapısı, faaliyet alanları ve yürütülen projelere ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Ziyaretin teknopark ekosisteminin mevcut çalışmalarını değerlendirmek açısından önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Karagöz, “ULUTEK olarak, Bursa’nın sanayi gücünü akademik bilgi birikimiyle bir araya getiren bütüncül inovasyon yapımızı büyütmeye gayret ediyoruz. Sayın Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcımızın ziyaretinde; Ar-Ge firmalarımızın yürüttüğü projeleri, prototipleme ve teknoloji geliştirme altyapımızı, girişimcilere sunduğumuz destek mekanizmalarını ve sanayi–üniversite iş birliğini güçlendirmeye yönelik çalışmalarımızı kapsamlı biçimde ele alma fırsatı yakaladık. Bakanlığımızın vizyonuyla uyumlu şekilde, katma değer üreten ve ihracat potansiyeli yüksek teknolojilerin geliştirilmesi için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Bu doğrultuda, ziyaretleri ve teknopark ekosistemimize gösterdikleri ilgi için Sayın Bakan Yardımcımız Muhammet Kasım Gönüllü’ye teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı. FİRMALAR VE AR-GE PROJELERİ YERİNDE İNCELENDİ Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Gönüllü ve beraberindeki heyet, ULUTEK Teknopark bünyesinde faaliyet gösteren firmaları ziyaret ederek yürütülen Ar-Ge projeleri ile teknolojik üretim süreçlerini yerinde inceledi. Ziyaret kapsamında, girişimcilik kültürünün güçlendirilmesi, dijital dönüşümün hızlandırılması ve nitelikli istihdamın artırılmasına yönelik yürütülen çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.

MÜSİAD Bursa'da 'Müstakil Düşünceler Zirvesi'nde küresel beklentiler Haber

MÜSİAD Bursa'da 'Müstakil Düşünceler Zirvesi'nde küresel beklentiler

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Bursa Şubesi'nin "Müstakil Düşünceler Konferansı"nın bu ayki konuğu, Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Öğretim Üyesi ve MÜSİAD Yüksek İstişare Heyeti Üyesi Doç. Dr. Filiz Eryılmaz oldu. "Dünya ekonomisinde son durum ve beklentiler" konulu konferans, Bursa iş dünyası temsilcilerinden yoğun ilgi gördü. BURSA (İGFA) - MÜSİAD Bursa Şube Başkanı Alparslan Şenocak, Müstakil Düşünceler Konferansları’nın, MÜSİAD’ın ilke ve vizyonunu yansıtan önemli bir düşünce platformu olduğunu belirterek “Bu program serisini, iş dünyamızın üretim ve ticaretin yanı sıra; düşünce, vizyon ve stratejik bakış açısıyla da gelişmesi amacıyla başlattık. Bize göre ekonominin sürdürülebilirliği, düşünce ve strateji üretme kabiliyetiyle mümkündür.Bu kapsamda Müstakil Düşünceler Konferanslarımız, ortak aklın üretildiği, fikirlerin paylaşıldığı ve geleceğe yön verecek perspektiflerin şekillendiği bir platform haline geldi” ifadelerini kullandı. “YERLİ VE MİLLİ KALKINMA VİZYONUYLA ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ” Günümüzde küresel ekonominin belirsizliklerle dolu bir süreçten geçtiğini belirterek, enerji fiyatlarından tedarik zincirlerine kadar pek çok değişkenin üretim gücünü doğrudan etkilediğini ifade eden Başkan Şenocak, “Böylesi bir tabloda sağlam veriyle, güçlü analizle ve doğru stratejiyle yol almak her zamankinden daha kritik hale geldi. MÜSİAD Bursa olarak bizler de bu anlayışı rehber edinerek, üretim, ihracat ve istihdamın sürdürülebilirliğini merkeze alan yerli ve milli kalkınma vizyonuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı Konferansın konuğu Doç. Dr. Filiz Eryılmaz da sunumunda küresel ekonomik dengeleri ve Türkiye’nin 2025 perspektifini kapsamlı biçimde değerlendirdi. Konuşmasında ABD-Çin ticaret savaşlarının küresel ekonomide yarattığı dengelere de dikkat çeken Eryılmaz “Avrupa, Türkiye açısından önemli bir ticaret partneri. Ancak küresel ticarette dengeler değişiyor; bu nedenle ihracat stratejimizi yalnızca Avrupa’ya odaklı tutmak artık yeterli değil. Çin’in ABD’ye satamadığı yüksek arzı Avrupa pazarına yönlendirmesi, önümüzdeki dönemde Avrupa’da rekabeti ciddi biçimde artıracak. Bu durum, hem Türk üreticilerini hem de Avrupa sanayisini doğrudan etkileyecek. Dolayısıyla Türkiye’nin, ihracat rotasını çeşitlendirerek Amerika başta olmak üzere alternatif pazarlara daha fazla yönelmesi büyük önem taşıyor. Avrupa da bu süreçte kendi üretimini korumaya yönelik yeni tedbirler almak zorunda kalacak.” diye konuştu. “BURSA İŞ DÜNYASININ DİNAMİZMİ BENİ MUTLU ETTİ” Programdan duyduğu memnuniyeti de dile getiren Eryılmaz, “MÜSİAD Bursa’nın vizyoner üyeleriyle bir araya gelmek çok değerliydi. Dünya ekonomisindeki gelişmeleri ve beklentileri interaktif bir şekilde değerlendirme fırsatı bulduk. Bursa iş dünyasının dinamizmini ve ilgisini görmek beni ayrıca mutlu etti. Bu verimli organizasyon için Sayın Başkan Alparslan Şenocak’a ve yönetimine teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Sunumun ardından interaktif bir formatta ilerleyen konferansta, Doç. Dr. Filiz Eryılmaz katılımcıların sorularını detaylı biçimde yanıtladı. Program, MÜSİAD Bursa Şube Başkanı Alparslan Şenocak’ın teşekkür plaketi takdimi ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

Bursa'nın kalbi yeniden heyecanla atacak Haber

Bursa'nın kalbi yeniden heyecanla atacak

Bursa’nın kalbinde yüzyıllardır yaşamın, emeğin, ticaretin ve kültürün kesişim noktası olan Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü çalışmalarla geleceğe daha güçlü bir şekilde taşınıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki bölge, ‘Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi Çalıştayı’nda farklı açılarıyla konuşuldu. BURSA (İGFA) - Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti olan Bursa'da 14. yüzyılda oluşmaya başlayan, 16. yüzyılda han, bedesten ve çarşıların gelişimiyle sürecini tamamlayan Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin geliştirdiği projelerle yeniden kentin ve Türkiye’nin çekim merkezi haline geliyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan 700 yıllık bölge, Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi Çalıştayı’nda tüm yönleriyle ele alındı. Tayyare Kültür Merkezi’ndeki programda konuşan Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Mehmet Aydın Saldız, Bursa’nın kalbinde yaşayan eşsiz mirasın geçmişini, bugününü ve geleceğini konuşmak üzere çalıştayın düzenlendiğini belirtti. Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin yüzyıllardır ticaretin, kültürün, dayanışmanın ve toplumsal hafızanın merkezi olduğunu hatırlatan Başkanvekili Saldız, “Alan yalnızca ekonomik bir değer değildir. Bursamızın ruhu, kimliği ve yaşam kültürünün ta kendisidir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki alan; yalnızca bizim değil, tüm insanlığın göz bebeğidir. Bu yüzden bu bölgeyi korumak, yaşatmak ve çok daha güçlü bir şekilde geleceğe taşımak hepimizin ortak görevidir” dedi. Çalıştay öncesinde sadece masa başında değil; sahada, esnafla birlikte görüşmeler yapılarak sürecin yürütüldüğünü anlatan Başkanvekili Saldız, deprem ve yangın gibi afet risklerine karşı uzman ekiplerle detaylı değerlendirmeler gerçekleştirildiğini ifade etti. Hanların dayanıklılığını artırmak, acil müdahale altyapısını güçlendirmek için gerekli adımları attıklarının altını çizen Saldız, “Ancak hepimizin bildiği bir gerçek var. Bu bölgenin bugünkü hali, Bursamıza yakışmıyor. Tarihi dokusu güçlü, hikâyesi büyük olan bu alan, ne yazık ki yeterince bakımlı değil. Turistler Bursamıza geliyor ancak burada geçirdikleri süre çok kısa. Biz, Başkanımız Mustafa Bozbey'in de vizyonu doğrultusunda Bursamızı Türkiye’nin ve dünyanın en önemli uğrak noktalarından biri yapmak istiyoruz. Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin daha estetik, daha güvenli, daha düzenli, daha ulaşılabilir bir yapıya kavuşması şarttır” diye konuştu. Alanı yeniden işlevlendirmek ve yaşatmak konusunda kararlı olduklarını vurgulayan Başkanvekili Saldız, bölgenin yaşayan bir tarih mekânı olarak varlığını güçlendirecek, turizmden hak ettiği payı almasını sağlayacak, esnafın kazancını artıracak, kentin ekonomisini büyütecek projeleri hayata geçirmek için çalışmaları sürdürdüklerini söyledi. Çalışmaların ancak ortak akılla yürütüldüğünde başarıya ulaşacağına dikkat çeken Saldız, “Bu çalıştayı yeni bir yol haritasının başlangıcı olarak görüyoruz. Buradan çıkacak her görüş, her katkı, her öneri; Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin geleceğini şekillendirecek. Geçmişimize duyduğumuz saygıyı, geleceğe duyduğumuz sorumlulukla birleştirerek; bu alanı daha güçlü, daha estetik, daha düzenli ve daha yaşanabilir hale getirme hedefiyle ilerliyoruz. Bursamızın kimliğini korumak, değerlerini geleceğe taşımak için bu kente duyduğumuz sevgiyi sorumluluğa dönüştürüyoruz. Bu kenti sevmek; tarihine, kültürüne ve değerlerine sahip çıkmak, onları muhafaza etmek demektir” dedi. İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi ve UNESCO Bursa Alan Başkanı Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu, çalıştayla Bursa’nın kalbiyle ilgili önemli sorunları masaya yatıracaklarını vurguladı. Program öncesinde tüm hanları ve çarşıları gezerek sorunları yerinde gördüklerini anlatan Dostoğlu, çalıştayın sonuçlarının uygulanabilmesini umduğunu dile getirdi. Sorunların bir bir masaya yatırılacağını aktaran Dostoğlu, toplantıya katkı sunan herkese teşekkür etti. Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, çalıştay öncesinde sahada yoğun bir çalışma yapıldığını ifade etti. Kurumsal kararlılık ve yerelde sahiplenme sayesinde çalışmanın başarıya ulaşacağına inandığını belirten Aksoy, “Bursa’nın kalbi eski heyecanıyla atmıyor. Yüzyıllarca tarihin, sanatın, kültürün, emeğin ve ticaretin buluştuğu merkez olan bölgenin bazı sorunları bulunuyor. Bu sorunların çözümü için Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde önemli bir çalışma yürütülüyor. Çalıştayın ardından çıkan sonuçları herkesin sahiplenmesini umuyorum. Böylece Bursa’nın kalbi eski heyecanıyla tekrar çarpabilecektir” diye konuştu. Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Günay Özkılınç, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in vizyonu doğrultusunda aylardır sahada çalışma yaptıklarını ifade etti. Hanların ve çarşıların tek tek gezilerek esnafla yüz yüze görüşmeler yapıldığını anlatan Özkılınç, Hanlar Bölgesi’nde çok fazla özel mülk bulunduğunu ve bunun da birçok sorunu ortaya çıkardığını dile getirdi. Restorasyon projeleri onaylı olmasına rağmen mülk sahipleri kabul etmediği için çalışma yapılamadığını söyleyen Özkılınç, bölgede birçok yönetim aşaması bulunduğunun da altını çizerek çalıştayda ortak yönetim modelinin de sorgulanacağını anlattı. UZMAN İSİMLER TARİHİ BÖLGEYİ KONUŞTU Konuşmaların ardından program, moderatörlüğünü Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu ve Unicon Danışmanlık Grubu Genel Müdürü Adnan Almeman’ın yaptığı oturumla devam etti. Programda, Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tülin Vural Arslan, ‘Bursa Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi dijital kültür mirası atlası’, BUÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Polat ‘Bursa kent merkezine yönelik bir kentsel tasarım rehberi önerileri’, Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Yer Fiziği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış ‘Bursa’nın deprem riski ve tarihi yapılarla ilişkisi’, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi ve ODTÜ Rektör Danışması Prof. Dr. Güliz Bilgin Altınöz ‘Geçmiş deneyimlerin ışığında afetlere hazırlıklı ve dirençli kültürel mirası yeniden düşünmek’ konularında bilgilerini paylaştı. Çalıştay, çeşitli konularda uzmanların katılımıyla düzenlenen masa toplantılarıyla sona erdi.

BUSİAD: Dezenflasyon süreci istenilen hızda değil Haber

BUSİAD: Dezenflasyon süreci istenilen hızda değil

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD), Bursa ekonomisinin nabzını tutmak adına üyeleri nezdinde Ekim 2025’te gerçekleştirdiği, BUSİAD İktisadi Yönelim Anketi’nin sonuçlarını açıkladı. BURSA (İGFA) - Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Özdemir’in katkılarıyla gerçekleştirilen çalışmada, dezenflasyon sürecinin istendiği ölçüde gerçekleşmediği sonucu ağırlık kazandı. Ankete katılanların verdiği yanıtlardan, 2025 yılının üçüncü çeyreği geride kalırken; TCMB’nin yılın ilk yarısı için iktisadi faaliyetin yavaşladığı ve iç talebin dezenflasyona katkı verecek düzeyde seyrettiği yönündeki görüşünün aksine, ekonominin sıkı finansal koşullara rağmen beklentilerin ötesinde büyüdüğü gözlendi. İkinci çeyrekte canlılığını koruyan iç talebin yanı sıra enflasyon eğiliminin dezenflasyonu güçlendirecek hızda gerilemediği izleniyor. Ekim 2025 (2025 III. Çeyrek) BUSİAD İktisadi Yönelim Anketine verilen yanıtların; ekonomide gözlenen büyüme eğilimini görece teyit eden bir görünüm sunduğu gözleniyor. Bu çerçevede ankete verilen yanıtların bir önceki çeyreğe göre değişimi, toplulaştırılmış halde aşağıda sunulmaktadır: Ankete katılan tüm firmaların mevcut ekonomik koşullardaki görünümünün, bir önceki çeyreğe göre önemli ölçüde toparlandığı, imalat sanayinde ise iyileşmenin daha belirgin olduğu gözlenmektedir. Bununla birlikte firmalar, gelecek altı aylık süre içinde mevcut görünümlerinin bir önceki çeyreğe göre sınırlı düzeyde iyileşeceğini beklemektedir. Bu beklenti, önümüzdeki üç ay içinde bir önceki çeyreğe göre üretim hacimlerinin değişmeyeceğini yansıtmaları ile de uyumludur. İSTİHDAMDA ARTIŞ BEKLENTİSİ... Öte yandan firmalar, önümüzdeki üç ayda istihdam düzeyinde bir önceki çeyreğe göre belirgin bir iyileşme beklentisi içindedir. Ayrıca, önümüzdeki 6 ay boyunca ücretlere ilişkin maliyetlerin artması beklenirken söz konusu beklentinin bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak belirgin bir yükseliş eğiliminde olduğu izlenmektedir. Ankete katılan tüm firmalar açısından gerek gelecek 12 ayda geçmiş 12 aya kıyasla makine-teçhizat yatırımlarının gerekse aynı dönem için bina-tesis yatırım harcamalarının bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak toparlanması beklenmektedir. İHRACATTA DURAĞANLIK... İhracat yapan firmalar, gelecek üç aya ait ihracat siparişlerinin bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak artış yönünde bir değişim göstermesini beklerken söz konusu beklenti imalat sanayinde yatay seyretmektedir. Firmaların faiz riskinde bir önceki çeyreğe göre belirgin bir azalış gözlenmektedir. Yanı sıra firmalar, finansman ihtiyacının da bir önceki çeyreğe göre değişmeyeceğini beklemektedir. Tüm firmaların bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak kur risklerinde sınırlı bir azalış görülmektedir. Ayrıca, bir önceki çeyreğe göre gelecek üç aylık dönemde TL cinsi kredi faiz oranına ilişkin aşağı yönlü beklentinin ortalama olarak zayıfladığı gözlenmektedir. FİYATLARDA VE MALİYETLERDE ARTIŞ BEKLENTİSİ… Ankete katılan tüm firmalar itibariyle, döviz kurundaki değişimlerin satış fiyatlarını etkileme hızı ağırlıklı olarak 0-3 ay arasında gerçekleşirken, tüm firmalar için bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak hızın arttığı gözlenmektedir. Firmalar gelecek 3 ayda ortalama birim maliyetlerinin artmasını beklerken, artış yönündeki değişim beklentisi bir önceki çeyreğe göre yataydır. Gelecek 3 aya ilişkin satış fiyatlarının bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak yukarı yönlü değişmesi beklenirken söz konusu eğilim imalat sanayinde görece daha güçlüdür. Ankete katılan tüm firmalar itibariyle, yıl sonu üretici fiyatları enflasyonu beklentisi, bir önceki çeyreğe göre ortalama olarak önemli ölçüde artış yönünde değişim göstermiştir. ENFLASYONLA MÜCADELE... Anket sonuçlarını değerlendiren BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, enflasyon başta olmak üzere ekonomik verilerdeki iyileşmenin sınırlı kalmasının, üretici güçlerin hızlanmasını engellediğini ifade etti. Küçükkayalar, “Dünyadaki gelişmeler çok tedirgin edici ve oyun kurmayı zorlaştıracak boyutta. Açık savaşlar, örtülü savaşlar, ekonomik savaşlar her an kurduğumuz ekonomi stratejilerini anlık değiştirebiliyor. Enflasyonla mücadele öncelikli hedefimiz olmaya devam etmeli. Fakat dezenflasyon sürecinin istenilen hızda olmadığını, arzulandığı ölçüde de ilerlemediğini verilerden görüyoruz. Üretimden vazgeçer bir aşamaya doğru sürüklenmek, bizim gibi gelişmekte olan bir ülke için telafisi zor bir noktaya evrilmemiz anlamına gelir. İhracatı artıracak, kapasiteleri dolduracak, istihdamı en azından kaybetmeyecek ve ülkemizi enflasyon sorunundan kurtaracak politikalarda ısrarcı olmalıyız” dedi. Küçükkayalar, ankete katılımın giderek arttığını da ifade ederek, ankete yanıt veren BUSİAD üyesi firmalara da teşekkür etti.

Bursa Nilüfer’de ‘Arkeoloji Gündemi’ başladı Haber

Bursa Nilüfer’de ‘Arkeoloji Gündemi’ başladı

Bursa'da Nilüfer Belediyesi, tarih ve arkeoloji meraklılarını bir araya getirdiği “Arkeoloji Gündemi”nde Prof. Dr. Murat Türkteki’yi ağırladı. Erken Tunç Çağı ile ilgili bilgi veren Türkteki, Küllüoba Höyüğü’nde yaptıkları kazı çalışmalarından bahsetti. BURSA (İGFA) - Nilüfer Belediyesi, Bursa Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Arkeologlar Derneği Bursa Şubesi iş birliğiyle düzenlenen “Arkeoloji Gündemi” söyleşi serisi Pancar Deposu’nda başladı. Programın ilk konuğu Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türkteki, “Mayalanan Hayat, Mayalanan Toplum: Küllüoba Verileri Üzerinden Batı Anadolu Erken Tunç Çağı’na Bakış” başlıklı sunum gerçekleştirdi. Bu tür etkinliklerin arkeologlar için çok önemli ve anlamlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Türkteki, bu sayede hem kendi çalışmalarının bir sonucunun alındığını, hem de eğitici bir programın gerçekleştirildiğini söyledi. Etkinlikle toplumla bağ kurulabildiğine de dikkat çeken Türkteki, emeği geçenlere teşekkür etti. Küllüoba kazı çalışmalarının 1996 yılında Prof. Dr. Turan Efe tarafından başlatıldığını hatırlatan Türkteki, kendisinin 2001 yılından itibaren kazılarda yer aldığını ve 2019’dan itibaren de kazı başkanı olarak görevi devraldığını söyledi. Küllüoba Höyük’ün, Erken Tunç Çağı’nın tamamını temsil ettiğini söyleyen Türkteki, Höyük’ün, yaklaşık 7-8 hektarlık alana yayılmış olduğunu, ova seviyesinden yüksekliğinin de 10 metreyi bulan yayvan, orta büyüklükte bir yer olarak tanımladı. Erken Tunç Çağı’nın temel özelliklerine de değinen Prof. Dr. Türkteki, bu dönemin en belirleyici unsurunun tarımsal bir yaşam tarzı ve kırsal üretim olduğunu söyledi. Tarımsal üretimi hızlandıran önemli bir keşfin sabanın kullanılması olduğunu aktaran Türkteki, bu dönemde dokumacılık ve metalurjinin öne çıktığını kaydetti. MİMARİSİ VE GÖMME PRATİĞİ Küllüoba’daki yapılardan da bahseden Türkteki, duvarları 3 metre yüksekliğe kadar korunmuş evler tespit edildiğini kaydetti. Türkteki, “Bu yapılar, birbirine bitişik, ortak duvarlı ve dikdörtgen planlı inşa edilmişti. En dikkat çekici durum ise bu yapıların yıkılmayıp, içlerine kırmızı toprak yığılarak tamamen gömülmüş olmasıydı. Gömme işlemi sırasında evin kapısı taşlarla örülmüş ve kapının boşluğunda oğlak kemikleri tespit edilmiştir. Bu bulgular, kurban eyleminin burada gerçekleştiğini göstermektedir” diye konuştu. En çarpıcı keşiflerinden birisinin geçtiğimiz sene ortaya çıkarılan Küllüoba ekmeği olduğunu söyleyen Türkteki, “Bir evin arka odasında, eşiğin hemen yanında, yakılmış bir halde bulunan ekmek, bütün halde karbonlaşmış olarak ele geçti ve nadir bir bulgu niteliği taşıyor. Yapılan analizler, ekmeğin yakılmadan önce gerçekten pişirildiğini gösterdi. Kesitine bakıldığında, ekmeğin ana bileşeninin gergin buğday olduğu ve az miktarda da olsa mercimek içerdiği anlaşıldı. Ekmeğin pişirildikten sonra koparıldığı, yakıldığı ve sonrasında kırmızı toprakla eşiğe gömüldüğü tespit edildi” dedi.

Bursa'da Felsefe Söyleşileri 'zihin felsefesi' ile başladı Haber

Bursa'da Felsefe Söyleşileri 'zihin felsefesi' ile başladı

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD), Bursa Uludağ Üniversitesi ve Bursa Felsefe Kulübü'nün paydaşlığyla düzenlenen Açık Kapı Toplantıları/Felsefe Söyleşileri 2025-2026 döneminin ilk toplantısında, Koç Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Demircioğlu, “Zihin Felsefesi” başlığında bir sunum yaptı. BURSA (İGFA) - Bursa Uludağ Üniversitesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Becermen’in yönetiminde gerçekleşen söyleşide Doç. Dr. Demircioğlu, “Beyin zihin ilişkisinin bir gizem olduğunu ifade etti. Konuşmasına, felsefenin Aristotoles’in dediği gibi hayretle başladığını ifade ederek giren Doç. Dr. Demircioğlu, “Bir problemi fark etmeden yaşayabilirsiniz. Ancak felsefeci burada bir problem var der ve siz de onun üzerine düşünmeye başlarsınız” dedi. Doç. Dr. Demircioğlu, “Zihin sahibi olan varlık denilince; algılayan, hisseden ve düşünen varlıkların anlaşılır. Kayanın bir iç dünyası yoktur. İnsanın, köpeğin ise vardır. Bu anlamda iç dünyası olan varlıkların zihni olduğunu da ifade edebiliriz. Renk algısı ekşi tadı, satranç hamlesi üzerine düşünme, aşk gibi. Fiziksel deneyimlerin fenomenal bilinç deneyimi olarak adlandırılır. Bedenimizi bir madde olarak değerlendirirsek, bu maddenin içinde fenomenal bilinç deneyimleriyle içinde bir şeyler oluyor. Başka maddelerin böyle bir fenomenal bilinç hali yok. Neden? Ben neye sahibim ki fenomenal bilince sahibim? Beyin varlığının bunu açıklaması gerekir denilebilir. Bazıları burada bir problem yok diyor. Düşünce ve bilinç insan beyninin ürünleridir diyor Engels. Bir kesim için açık seçik ortada olan bir durum var. Bazı felsefeciler için ise hayret edilecek bir şey var.” diye konuştu. FELSEFECİNİN HAYRET ETTİĞİ ŞEY... Doç Dr. Erhan Demircioğlu, “İnsan beyni bir anlamında bir atom yumağı. Bir takım neronlar var ve ağlar kuruyorlar. Peki neden buradan bir bilinç çıksın. Felsefecinin hayret ettiği şey. Herhangi bir maddeden farkı olmayan bir beyinin bir zihin zenginliğini açıklayabilmesi” diyerek, “Bir beyine dışarıdan bakarak, bu bilinç sahibidir diyemeyiz. Bu gördüğümüz beyin maddesi, bizim kahve tadını algılamamızı sağlayamazmış gibi görünüyor. Beyni diğer organlardan ayıran şey ne? Beyni zihnin odağı diye görüyoruz. Böbreği görmüyoruz. İkisi arasındaki farklılıklar kahve tadını almamızdaki farkı neden yaratıyor. Beyin aslında bir et. Düşünen, hisseden ve aşık olan bir et parçası” ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Demircioğlu, “Naom Chomsky, bazı şeyler problem, bazı şeyler bir gizemdir der. Bazı şeyleri çözmek için neleri keşfedersek çözeceğimizi bilirsek bu problemdir. Ancak bazı şeyleri çözmek için nelere ihtiyacımızın olduğunu bile bilmiyorsak bu bir gizemdir. Beyin zihin ilişkisi bu açıdan bir gizemdir. Eğer bir zihin sahibiysek, bu bir takım sahip olduğumuz özelliklerle açıklanabiliyor olması gerekiyor. Eğer açıklanamıyorsa ortada bir gizem vardır. Felsefeciler burada ayrılıyor. Birisi eleyici maddecilik, yanılsamacılık deniliyor. Biz zihin sahibi olduğumuzu düşünüyoruz aslında zihin sahibi değiliz diyor. Böylece problem ortadan kalkıyor" dedi. Söyleşi sonrası soruları da yanıtlayan Doç. Dr. Demircioğlu ve Prof. Dr. Becermen’e Çağdaş Eğitim Kooperatifi'nin “Kır Çiçekleri Okusun Diye” sosyal sorumluluk projesine adına yapılan bağışın sertifikası, geçmiş dönem BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanlarından Mehmet Arif Özer tarafından verildi.

BTÜ’den katı atık sorununa bilimsel çözüm Haber

BTÜ’den katı atık sorununa bilimsel çözüm

Bursa Teknik Üniversitesi bilim insanları, şehirlerin en büyük çevre sorunlarından biri olan katı atıkların toplanması, işlenmesi ve bertarafı için yeni bir çalışmayı hayata geçirmeye hazırlanıyor. Proje kapsamında; atık yönetiminde hem çevreye en az zarar veren hem de en ekonomik yöntemi tespit edecek özel bir matematiksel model geliştirilerek, yerel yöntemlere yeni seçenekler sunulacak. BURSA (İGFA) - “Kentsel Katı Atık Yönetiminin Uzun Dönemli Planlanması İçin Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi Tabanlı Bir Çevresel Etki Optimizasyonu Modelinin Geliştirilmesi” isimli proje TÜBİTAK-1001 desteği de almaya hak kazandı. Projenin yürütücülüğünü, Bursa Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Kemal Korucu üstleniyor. 24 ay sürecek projede, Bursa Uludağ Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Küçükoğlu ve Bursa Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Tuba Arıdil Ayten araştırmacı olarak görev alıyor. Şehirlerde toplanan atıkların işlenmesi ve bertarafını, ekonomik ve doğa dostu yöntemlerle çözecek olan proje kapsamında geliştirilecek model, şehirlerdeki çöp toplama, taşıma, işleme ve bertaraf süreçleri için tüm olasılıkları aynı anda değerlendirerek, en uygun yöntemi ortaya koyacak. Böylece belediyeler, en az maliyetli ve çevreye en az zararlı atık yönetimi seçeneğini kolaylıkla görebilecek. Günümüzde kullanılan katı atık yönetim modellerinin sadece sınırlı sayıda seçenek üzerinde çalıştığını vurgulayan Prof. Dr. Mahmut Kemal Korucu, “Bu da çoğu zaman en doğru kararı vermeyi imkânsız hale getiriyor. Yeni geliştirilecek model ise binlerce olasılığı aynı anda ele alabilecek ve karar vericilere çok daha geniş ve sağlıklı bir değerlendirme alanı sunacak. Katı atıkların yönetimi sadece teknik bir süreç değil; aynı zamanda çok yönlü bir karar verme problemidir. Biz bu projeyle, karar aşamasında bile büyük ekonomik ve çevresel kayıpların önüne geçmeyi hedefliyoruz. Geliştireceğimiz model, yerel yönetimlere büyük kolaylık sağlayacak” dedi. Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Korucu, “Büyükşehirlerde ortaya çıkan devasa çöp problemlerini çözebilecek kapasitede bir yazılım ve model yapısı oluşturacağız. Böylece hem yerel yönetimlerin doğru kararlar alması kolaylaşacak, hem de uzun vadede doğaya verilen zararlar ve kamu bütçesindeki kayıplar minimuma indirilecek” diye konuştu. Projenin en önemli farkının, “Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi” yaklaşımının temel alınması olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Korucu, “Bu yaklaşım sayesinde, bir atık toplama veya bertaraf sürecinin çevreye olan etkisi sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek hesaplanacak” ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.