Hava Durumu

#Doğal Afetler

Haberler Güncel Haber Gündem Haberler | habergüncel.com.tr - Doğal Afetler haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doğal Afetler haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Karabağlar, 30 Ekim depremini unutmadı Haber

Karabağlar, 30 Ekim depremini unutmadı

Karabağlar Belediyesi, 30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan depremde hayatını kaybeden 117 kişiyi unutmadı. Karabağlar Kent Konseyi tarafından 6 Şubat Anı Parkı’nda düzenlenen anma töreninde, depremin önemi ve Karabağlar ’da mahalle mahalle sürdürülen afet gönüllüsü eğitimleri ön plana çıkarıldı. İZMİR (İGFA) - Etkinliğe Karabağlar Kent Konseyi Başkanı İbrahim Yılmaz, AKUT gönüllüleri, KAR-KUT ekibi(Karabağlar Arama Kurtarma), belediye başkan yardımcıları, siyasi parti ilçe temsilcileri, meclis üyeleri ve muhtarlar katıldı. Törende konuşan AKUT Gönüllüsü Murat Mete, deprem merkez üssü Sisam Adası olmasına rağmen en büyük yıkımın İzmir’de yaşandığını hatırlatarak, “700’den fazla bina ağır hasar aldı, 117 vatandaşımızı kaybettik. Bu kayıpların bir daha yaşanmaması için güvenli yapılarda yaşamak ve hazırlıklı olmak zorundayız” ifadelerini kullandı. Karabağlar Kent Konseyi Başkanı İbrahim Yılmaz, “30 Ekim 2020’de kaybettiklerimizi saygıyla anıyor, o günlerde gösterdiğimiz dayanışmayı hatırlıyoruz. Deprem bize bir gerçeği hatırlattı: Yıkılan duvarlar yeniden yapılır ama insanın insanla kurduğu bağ yıkılmaz. Biz Karabağlar Kent Konseyi olarak bu kentin vicdanıyız. Mahalle gönüllülerimizi afet bilinciyle donatarak ilk yardım, yangın söndürme ve temel arama kurtarma eğitimleri veriyoruz” dedi. Karabağlar Belediye Başkan Yardımcısı Arda Soner Tatlı ise, “Doğal afetler arasında en çok kayba yol açan depremdir. Afetler üç aşamada ele alınır: afet öncesi, afet anı ve afet sonrası. İzmir depreminin, olası bir sonraki deprem için rehber olmasını diliyorum. Farkındalığı artırmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Törende Karabağlar Müftülüğü Şube Müdürü Abdullah Altıntaş tarafından hayatını kaybeden vatandaşlar için dua okundu. Ardından katılımcılar alana çiçek bırakarak depremde yaşamını yitirenleri andı. MAHALLE AFET GÖNÜLLÜLERİ EĞİTİMLERİ DEVAM EDİYOR Anma töreninin ardından Mustafa Necati Kültür Merkezi’nde AKUT İzmir Ekibi Seminer Birimi Sorumlusu Esra Pullu tarafından Deprem Bilinçlendirme ve Farkındalık Eğitimi gerçekleştirildi. Verilen eğitimde, deprem bilinçlendirme ve farkındalık konuları işlendi, mahalle gönüllülüğünün önemi sorumlulukları anlatıldı. Eğitim, 58 mahalle gönüllüsünün katılımıyla gerçekleştirildi ve KAR-KUT(Karabağlar Arama Kurtarma) ekipleri de programa destek verdi.

Ekolojik Tehdit Raporu 2025: Aşırı yağış-kuraklık döngüleri yeni çatışma katalizörü Haber

Ekolojik Tehdit Raporu 2025: Aşırı yağış-kuraklık döngüleri yeni çatışma katalizörü

Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP) tarafından yayımlanan Ekolojik Tehdit Raporu'na göre, dünya genelinde yağış dağılımlarının değişmesi çatışma riskini artırıyor. Dünyadaki her dört kişiden biri mevsimsellikte orta ila yüksek düzeyde artış yaşayan bölgelerde yaşıyor. Özellikle Sahra Altı Afrika'da hızlı nüfus artışı ve azalan su kaynakları tarımsal stresi tetiklerken, küresel su paylaşımı da raporda kritik bir konu olarak öne çıktı. ACCESS Newswire / LONDRA, BİRLEŞİK KRALLIK (İGFA) - Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP) tarafından yayımlanan yeni araştırma, değişen yağış modellerinin dünya genelinde çatışma risklerini önemli ölçüde artırdığını ortaya koyuyor. Bugün açıklanan Ekolojik Tehdit Raporu 2025 (ETR), yağışların yıl içinde daha az aya yoğunlaştığı bölgelerde, daha dengeli dağıldığı bölgelere kıyasla çatışma kaynaklı ölüm oranlarının belirgin şekilde daha yüksek olduğunu ortaya koydu. TEMEL BULGULAR • Yağışlı ve kurak mevsimlerin giderek daha aşırı hale geldiği bölgelerde, çatışmaya bağlı ölümler diğer bölgelere göre ortalama 4 kat daha fazla. • 2024 yılında, 163 ülkede doğal afetler 45 milyon kısa vadeli iç göçe yol açarak, 2008'den bu yana kaydedilen en yüksek sayıya ulaştı. • Amazon’un batı kesimlerini de içeren Batı Brezilya, dünyadaki en keskin ekolojik tehdit artışlarından birini yaşadı. Bölgedeki sıcaklıklar küresel ortalamanın iki katı hızla artarken, bu durum kuraklık ve orman yangınlarını tetikledi. • Sahra Altı Afrika, dünyanın en ciddi ekolojik baskılarını yaşıyor; Nijer, en kötü ETR skoruna sahip ülke olarak öne çıktı. • Orta ve Batı Avrupa, 2019’daki olağandışı kurak iklim koşullarının ardından genel olarak normale dönüşü temsil eden önemli iyileşmeler kaydetti. • Su savaşlarına dair endişelere rağmen, modern çağda sadece su nedeniyle çıkan devletler arası bir savaş yaşanmadı. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, en az 157 uluslararası tatlı su antlaşması imzalandı ve bu antlaşmalar ülkeler arası iş birliği için örnek teşkil ediyor. • Bu yaklaşım, nükleer caydırıcılık modeline benzetiliyor: her iki durumda da, yıkım tehdidi pragmatik iş birliğini teşvik ediyor. Su tedarikinin yok olması, toplumsal çöküşü beraberinde getirebilir. Yaklaşık 2 milyar insana denk gelen her 4 kişiden 1'i mevsimsellikte orta ila ciddi düzeyde artış görülen bölgelerde yaşıyor. Yağışlı mevsimler daha kısa ve yoğun hale gelirken, kurak dönemler daha uzun ve şiddetli oluyor. Bu değişimler, tarımsal döngüleri bozuyor ve geçimini mevsimsel yağışlara dayandıran milyarlarca insan için belirsizliği artırıyor. ETR, 172 ülke ve bölgedeki 3 bin 125 alt-bölgeyi kapsıyor ve dünya nüfusunun %99’undan fazlasını temsil ediyor. 2019–2024 arasında 96 ülkede skorlar kötüleşirken, 74 ülkede iyileşme kaydedildi. SAHRA ALTI AFRİKA ÇOKLU KIRILMA NOKTALARINA YAKLAŞIYOR Sahra Altı Afrika’da çatışma riski, mevsimsellikteki artışın hızlı nüfus büyümesiyle birleşmesi durumunda keskin şekilde yükseliyor. Belirsiz yağışlar tarımsal stresi tetiklerken, demografik baskılarla birleştiğinde toprak, su ve gıda üzerindeki rekabet hızla yoğunlaşıyor. Zayıf yönetişim ve çözülememiş toplumsal kırgınlıkların olduğu bölgelerde bu bileşim patlamaya hazır bir karışım haline geliyor. Doğu Afrika’daki Karamoja Kümesi bu durumu örnekliyor. Toplam yağış nispeten sabit kalsa da zamanlaması daha öngörülemez hale geldi; bu da hem kuraklık hem taşkın risklerini artırarak daha fazla çatışmaya yol açtı. Ekili arazilerin yalnızca %2’sinin sulandığı bölgede (küresel ortalama %20), topluluklar bu şoklara son derece açık durumda. 2019’dan bu yana artan yağış mevsimselliği, yıllar süren görece barışın ardından pastoralist şiddetinde yeniden yükselişle çakıştı. Raporla ilgili değerlendirmede bulunan Ekonomi ve Barış Enstitüsünün Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Steve Killelea AM, “Yağış mevsimselliği giderek güçlü bir çatışma katalizörüne dönüşüyor. Yağışlar az sayıda aya yoğunlaştıkça, çatışma kaynaklı ölümler keskin biçimde artıyor. Sahra Altı Afrika’da hızlı nüfus artışı bu etkiyi büyütüyor ve öngörülemez mevsimleri toprak, su ve gıda için rekabete dönüştürüyor. Sorun su kıtlığı değil; onu yakalayamamak ve dağıtamamak. Sahra Altı Afrika’daki tarım arazilerinin yalnızca yüzde 2’si sulanıyor; bu oran küresel ortalamada yüzde 20” diye konuştu. SU EŞİTSİZLİĞİ VE ALTYAPI AÇIĞI Dünyanın yenilenebilir tatlı su kaynakları sınırlı ve giderek daha eşitsiz dağılıyor. 295 alt-bölge çok yüksek su riski, 780 alt-bölge ise yüksek su riski altında; bu da yaklaşık 1,9 milyar insanı etkiliyor. Yüksek gelirli ülkeler 2000 yılından bu yana kişi başına su kullanımını yaklaşık üçte bir oranında azaltırken; düşük gelirli ülkelerde nüfus artışı, toplam su çekimini artırıyor ve kişi başına düşen su miktarını düşürüyor. Sahra Altı Afrika’daki kişi başına su kullanımı, 2000’deki 113 metreküpten 2022’de 89 metreküpe gerileyerek küresel ortalamanın beşte birinin altına düştü. Sonuç: sınırlı su kaynakları üzerindeki baskı artarken, çiftlikler, sanayi ve haneler arasındaki rekabet yoğunlaşıyor ve çatışma riski büyüyor. Sahra Altı Afrika, dünyanın en düşük sulama oranlarına sahip bölge. 34 milyon hektarlık araziyi sulamak, bölgenin yıllık yenilenebilir su kaynaklarının yalnızca %6’sını gerektiriyor. Bu konuda değerlendirmede bulunan Steve Killelea, “COP30, sürdürülebilirlik ve barış için temel teşkil eden iklime dayanıklı su sistemlerine yatırım önceliği vermelidir. Nasıl nükleer antlaşmalar yok oluş riskini azalttıysa, su konusunda uluslararası iş birliği de ekolojik çöküş riskini azaltabilir. Her iki örnek de hayatta kalmanın üstünlükten çok ortak sorumluluğa bağlı olduğunu gösteriyor.” dedi. DEVLETLERARASI SU İŞ BİRLİĞİ Popüler söylemler, özellikle sınır aşan nehir ve göl havzalarında yaklaşan “su savaşları”na dikkat çekmişti. Ancak ETR verileri bunun doğru olmadığını gösteriyor. Paylaşılan nehirler üzerinde anlaşmazlıklar yaşansa da modern çağda su yüzünden çıkmış bir savaş yok. Bu durum, başarılı devletlerarası su iş birliği modellerinin önemini artırıyor. Çatışmaların arttığı bir çağda, devletlerin neden su paylaşımı konusunda bu kadar başarılı olduklarını anlamak, gelecekteki çatışmaların önlenmesi için yol haritası sunabilir. Hindistan ve Pakistan’ın paylaştığı İndus Nehri Havzası, buna örnek teşkil ediyor. Siyasi gerilimlere, askerî tansiyona ve tekrarlayan krizlere rağmen, su paylaşımı sürüyor. Su anlaşmaları, ülkeleri kısa vadeli politik çekişmelerin ötesine bakmaya, uzun vadeli ortak çıkarlara yönelmeye teşvik ediyor. BÖLGESEL ANALİZ Sahra Altı Afrika hâlâ dünyanın en şiddetli ekolojik baskılarını yaşıyor. Ancak Lesotho, Ruanda, Eritre ve Esvatini gibi bazı güney ve doğu Afrika ülkeleri, yağış koşullarındaki iyileşmeyle son beş yılda su risklerinde belirgin azalma kaydetti. Buna karşılık, Tunus, Fas ve Cezayir gibi kuzeybatı Afrika ülkeleri, aynı dönemde ETR skorlarında en büyük bozulmayı yaşadı; 2019’daki olağandışı olumlu iklim koşulları, artan kuraklık ve sıcaklıklarla tersine döndü. Orta ve Batı Avrupa, 2019’daki aşırı kuraklığın ardından normale dönüşü temsil eden dikkat çekici iyileşmeler kaydetti. KAYNAK: Ekonomi ve Barış Enstitüsü

Bursa İtfaiyesi, Allison serisi ile filosuna güç katıyor Haber

Bursa İtfaiyesi, Allison serisi ile filosuna güç katıyor

Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, birçok kritik görevde kullanılmak üzere Allison 3000™ Serisi tam otomatik şanzıman donanımlı 10 yeni Mercedes-Benz Atego itfaiye aracı ile filosunu güçlendirecek. BURSA (İGFA) - Türkiye’nin en büyük dördüncü şehri olan Bursa’da Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, filosuna Allison tam otomatik şanzıman donanımlı 10 yeni Mercedes-Benz Atego itfaiye aracı katıyor. 2025 yılı içinde teslim edilmesi planlanan yeni araçlar, yangınla mücadeleden arama kurtarmaya kadar birçok kritik görevde kullanılacak. Mevcut filoda daha önce kullanılan Allison 3000™ Serisi tam otomatik şanzıman donanımlı Mercedes-Benz Atego aracından duyulan memnuniyet doğrultusunda yapılan bu yeni alım, araç performansı ve operasyonel verimliliği artırmayı hedefliyor. 3 milyon 200 bini aşan nüfusuyla yoğun şehirleşme ve sanayi bölgeleriyle dikkat çeken Bursa, 2024 yılında toplam 21bin 670 acil olaya müdahale etti. 30 itfaiye istasyonu, 675 personel ve 136 araçla görev yapan Bursa İtfaiyesi, sadece yangın değil; trafik kazaları, doğal afetler, orman yangınları ve su baskınları gibi birçok farklı acil durumda görev yapıyor. 10 bin 866 kilometrekarelik bir alanı içeren görev sahasında Bursa İtfaiyesi’nin yeni araçlarının, özellikle trafiğin yoğun ve hareket kabiliyetinin kısıtlı olduğu şehiriçinde yangın, arama ve kurtarma operasyonlarında aktif çalışması planlanıyor. DAHA ÖNCE DENENDİ, MEMNUN KALINDI Yeni araçların teslimatı öncesinde bilgi veren Bursa İtfaiye Dairesi Başkanı Canalp Berkdemir, daha önce kullandıkları Allison tam otomatik şanzıman donanımlı Mercedes-Benz Atego aracın olumlu performans geri bildirimleri doğrultusunda yeni yatırımı da Allison şanzımanlı araçlarla yapma kararı aldıklarını belirtti. Allison tam otomatik şanzımanın sağladığı kullanıcı dostu sürüş deneyimi, minimum arıza oranı ve yüksek operasyonel verimlilik nedeniyle bu tercihin tekrarlandığını sözlerine ekledi. Filoya yeni katılacak Mercedes-Benz Atego 1630 model 7 adet çok maksatlı ilk müdahele aracı ve 3 adet merdivenli itfaiye araçları, Rosenbauer üstyapısı ile 6 silindirli Euro 6 dizel motor ve Allison 3000 tam otomatik şanzıman donanımına sahip. 300 beygir gücüne ve 1000 Nm torka sahip araçlar, 16 ton taşıma kapasitesiyle maksimum 90 km/s hızla hareket edebiliyor. Ayrıca araçlarda pump-and-roll (hareket halindeyken pompalama) özelliği, yangın söndürme ve koruma amaçlı su tankları gibi tam teşekküllü donanımlar da yer alıyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.